Blogger Tips and TricksLatest Tips For BloggersBlogger Tricks

9 Mayıs 2017 Salı

Uçuş.

Deniz martıya göz kırptı
Kuzgun izledi bir ağacın en ince dalından
Sade bir yalnızlık istememişti
Uçamadığından da değildi durgunluğu
O en ince dalın taşıdığı cüssesinin yorgunluğu
Kimselerin bilemediği ama herkesin hissettiği
Bir koca gökyüzünün her yerini uçmak istedi işte
Ama durmak değil
Duramazdı öylece
Rotasını çizmek istemediği hırçın bir yolculuk
Öylesine değil bir devrim gibi
Aniden ölmek
Ölümünün devrime yelken açmasını istedi işte
Martılara küstü lüzumsuz
Uçup geçmedi yanından
Denize de küstü
Maviyi onun gökyüzünden aldığı denize
Kağıttan gemilerin barındığı sulaklara razıydı şimdi
Sade bir yalnızlık isteğiydi onunkisi
Umudu dürtmeye yorgun bedeni
Şimdi o sulaklarda ölmeye meyilli
Ki gökyüzü bir kuzgun eksildiğinde de maviydi
Sevda her gökyüzünde barınacak kadar tanımsız
Lakin bir kuzgun gökyüzünün derin maviliğinde boğulabilirdi
Lakin bir kuzgun gökyüzüne küstüğünde ölüverirdi.
İstediği sade yalnızlıkta gözleri inadına gördü mutlu olanları
Yalnız bir adamın balkonuna konsa bile kocaman bir kalabalıkta hissedecekti
Kuzgun için dünya karardı o farkındalıkta
Artık her şeye hazırdı
Kanatlarında bir devrim ateşi
Ölmek için bütün gökyüzünü ayaklarına serdi dünya
Yorgun düştü bu yolculukta
Boğaza doğru martıyı gördü
Süzüldü Ortaköy'ün kıyısına
Öğlen saatlerinde bulutla boğuşan güneşin gölgesine sığındı
Kaosun içinde oturduğum banka
Kaçmadı silüetimden
Öylece izledik denizi
Her dalgasını
Kıyıya her vuruşunu
Ahvalime çöken dinginliğinde unuttum bütün kaos hikayelerini
Ardından ardına bakmadan
Uçtu
Uçtu
Uçtu.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder