kirli bi paspasta uyuyakalmış güz güneşi
özlemden ikiye bölünen deniz
savurur dalgalarını ona doğru
yine de kalır olduğu yerde
tam da ayrıldığı yerde
denizinde küçük bi koya sığınmış bekletirim hayalini
bunca kuvveti oradan alır da
bunu akıl almaz
sevda gibi
bahsettiğim şeyin bi mutsuzluğun aksi,
bi umut olduğunun kanıtını göremez hiç bir gönül gözü
bizi biz yapan gözümüzde gördüğümüz yeni galaksiler
bense bu galaksilerin içinde kendime yeni evler inşa ediyorum
senden
ve yine seni koydum bütün pencerelere
öylece izliyorum her soluklandığımda
kimseyi almam haneme
göremezler gül cemalini böylece
seni öylesine sakındığımdan da değil üstelik
ölesiye paylaşımsızım bu hususta
mutsuzlukla başlar her nefesimin ardı
lakin bu öyle basit bi mutsuzluk değil
günden güne işlenen işlenirken tebessüme,
göz yaşına ve yaz akşamı şiirine dönüşen.
salt silüetine sığınır bedenim ve düşüncelerim
koca koca galaksilerin içinde
muhtaç olduğum
tek bir mutsuzluk benimkisi
seni özlerken hissettiğim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder