Zamansızları sevmeli bazen. Zaten zamanın ne önemi vardı ki? İnsanız hepimiz. Bir bakmışız,unutmuşuz.Bir bakmışız, bambaşka bir tufana kapılmışız. Hissetmek çok daha önemli. Görmekten, etmekten, her şeyini bilmekten.Tamam, haklısın sayın okur, güven de çok önemli.Tamam.Belki yine eski acılarının daha fazlasını yaşayacaksın.Ama hissedersin sayın okur. Hissedersin sevilesi insanları. İnsanın çektiği acıları sesinden bile anlarsın sayın okur.
Düşünün, yıllarca aylarca görüp tanıdığınız insanlar neler yapıyor gözünüzün önünde.
Düşünün, kaybetmeyi göze alamayacağınız şeyler nasıl da zamansızca değişiyor.
Her şeyin bu kadar belirsiz olduğu bu dünyada ne kadar emin olabilirsin her şeyden, kendinden?
Bazen her şeyi bir kenara bırakasım geliyor.Öylece düşünesim. Neler geldi başıma? Neleri, hangi sahte gülümsemeleri bu kadar düşünmüşüm geceleri. Evet. Geceler. Acıların, üstündeki paslardan arındığı,geceye gün yüzü gibi ışık verdiği o geceler. Sessiz sessiz düşünürsün bazen.Bazen bir şarkı eşlik eder sessizliğine,düşüncelerine.
Ruhuna yakın olan benimsemeli, değer vermeli, gitmeyeni, gidemeyeni sevmeli. Zamansız geldi belki. İlla zamansız mı gidecek böyle olunca. Gitmeyiverir belki sayın okur. Ne zamanlılar gidiyor bir elveda bile demeden. Önüne bakmalı bazen. Değer bilmeli, dürüst olmalı, içten olmalı.
Ben seni zamansız sevdim. Mümkünse bütün zamanını çalmaya geldim. Engellerim dağları, tepeleri aştı. Aynı zamanda gözlerim de karardı.Biliyorum ki, hissediyorum ki zamansızlar, zamanlıların hiç birinden eksik değil. İstiyorum ki bırak zamanı bir kenara, gel zamansız sevelim hep, birbirimizin zamanını çalalım seve seve. Mümkünse her şeye rağmen bir olalım, bir ölelim. Sevmek güzel şey. Sevilesi olmak zor. İçten olmak zor. Herkes beceremez öyle. Bir gün gelip, diğer gün gitmek de beceri işi. Basit insanların işi.
Sen özelsin. Sevilesisin. Mümkünse gidemeyenim olur musun?
18 Kasım 2013 Pazartesi
4 Kasım 2013 Pazartesi
''Öylesi.''
Hiç belli olmaz. Karşına ne zaman ne çıkacak, neler olacak? Hiç
bilemezsin. İyi veya kötü. Sana bağlı.
Öyle ya da böyle, hayatın değişiyor, bakış açıların, kalbindeki insanlar,
insanların değerleri, başa çıkabileceğin acıların, belki de acı değiştiriyor
her birini. Güçlendikçe baktığın yönler değişiyor, standardın yükseliyor belki
de, acı hem iyi hem kötü, senden aldıkları da var sana verdikleri de.
Karşına öylesi çıkar ki, hissedersin, inkar edemezsin, istersin.
Kolay olmayacağını bile bile. Öylesi çıkar ki ona özel olmak istersin. Kendini
kötü hissettiğinde ilk seni aramasını istersin, herkes bunu ister. Ama bazıları
daha fazla. Kaybedeceksin belki, belki
pes edeceksin, ama zamanı var. Oluruna bırakmayıp olduracaksın bazı şeyleri. Önüne taş koyan 3. Şahıs değil tam karşında
duransa, geri çekilme. Daha fazla asıl hatta. Çünkü o taşı kaldırmanı istiyor
belli ki. O taş aslında kendisidir. Beni yenebilirsen seninim deme şeklidir.
Anlamak gerek her şeyden önce. Onun her şeyini bilmen gerekmiyor. Hissetmen
yeter bazen. Kolay başlayan bir aşkın ömrü yoktur. Zor olmalı bazen. Acıyı
hissetmeli başlarken. Hayatımızda
kendimizden başka kimseye güvenmemeliyiz de. Öylece yarım kalabiliriz her an her
saniye. Bazen yavaş yavaş eksiliriz birbirimizden. Eksilmek istemesek de.
Koparız. İşte karşına bazen öylesi çıkar ki, kopmayı göze alamazsın. İstemezsin
nedensiz. Ve öylesi çıkar ki doyana kadar bırakamazsın elini. Ve öfke insanı
yıpratır, büyütmez yaşlandırır. Acı büyütür, öfke yaşlandırır. Karşına öylesi
çıkar ki yakar canını ansızın. Yıpratır seni öfkesiyle. Peki öfkesinin
arkasındaki o masumluk ne olacak? Özünü sevmek istersin insanın. Yapayalnız seversin
belki.Ama sana bir şeyler katmadan giden insanlar ‘öylesi’ değildir zaten.
Benim öyle bir huyum
vardır, ateşe gözüm kapalı atlarım. Sonucunda canım yanar mı? Yanar. Herkesi
kendim gibi bilirim ben. Bu sefer böyle olmayacak umuduyla başlarım. Ama kaybeden ben olurum. Öyle ki ağlayacağım
yine, öyle ki acıyacak her zerrem, belki bitecek öylece, ama bilemezsin. Hiç
belli olmaz. Karşına ne zaman ne çıkacak, neler olacak? Hiç bilemezsin.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)