Blogger Tips and TricksLatest Tips For BloggersBlogger Tricks

30 Ekim 2014 Perşembe

Hala

Komidinin üstündeki başucu kitabım
Ve millerce uzaktaki sevdiğim adam
Oysa biri varlık
Biri koskoca bir varlık benim için
Nasıl böylesine benzeyebilir bu ikisi?
Nasıl da başımın ucundalar
Taa en ucunda.
Biri başımın tacı
Diğeri derdi tasası
Birinin içine kelimeler saklamış bir kalem özene bezene
Birini bir anne büyütmüş ilk göz ağrısı
Biri emeklerle paylaşılmış insanlara 
Diğeri bir tutam dokunuş için aşmış kilometreleri
Bir tek paylaşılmamak için
Ki paylaşmaya razı gelirse bu gönül
Yaşamışım yaşamamışım senin uğruna
Farkeder mi umudunu yitirmiş bir kalp için?



Birinin önsözünü defalarca okudum uyku uyanıklık arası
Ve bir adamı bir bayram günü öptüm
Şimdi ne o kitap eksik olur o komidinin üstünden
Ne de sen gitmeyi becerebilirsin
Şimdi o kitap benzedi ya sana
Önsözü gibi biliyorum ya söylediğin her cümleyi
Ne unutmak maziyi tekrar tekrar 
Ne de hatırlatmak kendine vazgeçildiğini
Ne senden vazgeçmektir isteğim 
Ne de yeni bir kitap almak başucuma
Alabildiğine mutsuzluk da sana dair
Alabildiğine umut da
Seni kalbime gömdüm, doğrudur 
Ama kalbimi gömmedim hala.


21 Ekim 2014 Salı

Bulanık.

İçimden geldiği gibi oldum şimdiye kadar.  Kimi zaman üzdüm, üzüldüğüm de oldu çokça. Bir masum tebessüme kanıp dünyalarımı verdiğim de oldu, bir tebessümü esirgediğimde dünyamdan kovulduğum da. Sevmediğim de oldu, sevmekten yorulduğum da. Çoğu şey olup bitti bunun evvelinde. Ve farkına bile varamadığım acılarım tazeleniyor bedenimde. Keşkelerim de yaşımı başımı  aşmış biçimde. 
   Bulanık bir haldeyim. Nedense bir telaşe var yüreğimde sanki yangın yeri. Bir şeyler yanıp kül olmamak için çabalıyor. Bir şeyler hala içimde var olmak istiyor. Adının geçmediği hayallerim var elbet. Küllerimin üzerini bunlarla kapatacağım. Öyleyse en nihayetinde düşünmek gerekiyormuş. Bu yaralar kimlere merhem olmuş da akıllanmış bir kişi. Kalpsiz insanları düşün. Onların sol göğsünde sadece bir et parçası var. Nefes aldırmaktır tek derdi. Onlarınki kalp değildir. İşte bu kalpsizler bu acılarda bulur merhemlerini. Onlar akıllı olduklarını sanarlar, gözleri yaş nedir bilmezler. Onlar sadece kaybettiklerine ağlarlar, şükretmezler. Onlar her şeyi bilirler ama hiç sevemezler. Bazen de bilmemenin daha güzel olduğunu düşünemezler. Onlar işte, kalpsizler.

Hissizlikten korktuğum aşikâr. Sanki hissetmeye ve hissedilmeye yeni başlarken koparılıp atılmışım o ütopyadan. Hissizliğin tehlikesini, yaptıracağı hataları bilmek erdemindeyim ne yazik ki. Lakin şu sıralar yüreğimin götürdüğü yerde değilim. Yüreğimin bırakıldığı yerde öylece beklemekteyim. Orada bir kaç kırıntı kaldı süpürülecek. Denizlere doğru bakılacak bir iskele var içimde sapasağlam. Gök benim deniz benim mavi benim hala. Ya umut? Bu mavi öyle yakıyor ki gözlerimi. Kapattıkça da siyaha bulanıyorum. Uykularım bölük pörçük. Dokunsalar ağlayacağım. 
İçimde yaşatmaya direndiklerimi bekletmekte olacağım.
İçimde kalan ne varsa bekleteceğim son nadasa kadar.
İçimdeki o son kalan iyi hislerimi saklayacağım yeni günlere
Iyileşmek dert değil, alışığım ben gece gibi karanlık mavilere.
Yine bir Haziran günü olsun ya da Ekimden bir pazar.
Yine bir umut olsun, ki öldürdüğün kalbi sevmek neye yarar?