kurtulamadığın bir kasvet çöker ta içerine
yerleşir kurar yuvasını
sanki hiç gitmeyecek gibi
eşeler olduğu yeri
dostlar edinir çevrelediği her şeyi
gün gelir
o kasveti de kucaklarsın,
yalnızlıktan.
uzaklaşıyorum.
kendimden,
bu bir yok oluş olmamalı esasen
içim içimi yiyen değil de
içimde benliğimi tüketen,
o kara deliği iki parmağımla kapatıyorum
parmaklarımda gereğinden fazla kaygı
sırtımda haddinden fazla kuruntu biriktiriyorum.
susturmalıyım
kaygı ve neşeyi birlikte çalamıyosam hayattan
bu sancılı acıyı
gülerek anmaktan da yorulduysam
susmalıyım
ihtimallerin umutları tükettiği o an.
özel miydim
asla
herkes gibi yaşayıp öleceğim
kum gibi
kah bir çölde kah bir camın içinde
teferruatsız bir yaşamı da sevebilirdim halbuki
safi savrulmak bavulun gittiği yerlere
bezdirir insanın hevesini
nereye gitsem o his çökecek içime
yalnızlık bağlı değil durağın ismine
onu taşırsın her daim bavulunun içinde.