Baharın eşsizliği,
Yazdan hafif serin
Kıştan fazlaca hareketli
Yavaş yavaş ağaçlar yeşerir
Yavaş yavaş sorumluluklar azalır
Yavaş yavaş eğlenceli olmaya başlar
Yavaş yavaş aşkın yokluğu içine dokunur
Yavaş yavaş yaşama sevincin artar, mutlu olursun
Yavaş yavaş evin bunaltıcı, kasvetli havasından kurtulursun
Yavaş yavaş. Kışı sevmem pek. Hiçbir şeyi yapmaya mecalim
olmaz. Soğuğu sevmem dolayısıyla. İçimi ısıtan şeyler tek kaçış noktam.
Katlanılabilecek şeyler. Eğer bir şeye katlanabiliyorsanız mutlaka onun arkasında
arzuladığınız şeyler vardır. Çıkarlarımız demeyelim de buna, bir nevi
tesellilerimiz. Kışın arkasında bahar var mesela. Baharı beklerken soğuk kış
geçirmeye razı olmak. Bu somut bir düşünce. Ama hayatımızda bu düşünce yapısını
bizzat görüyoruz. ‘’ Gülü seven dikenine katlanır.’’ derler. İnsanların eften püften olayları tartıp biçip
atasözü haline getirecek hali yok ya. Elbet vardır bir geçmişi, yaşanmışlığı.
Cidden öyle ama. Düşünün birinden hoşlanıyorsunuz ve onun arkadaşlarından pek
haz etmiyorsunuz. Bu sizi caydırmaz hoşlanmaktan ve katlanacağınız birçok kişi
meydana gelir. Sevmeye mecbur olduğunuz. Aslında işin felsefesine girecek
olursak marketten bir şey almak bile bununla eşdeğer. Feda ettiğimiz veya
katlandığımız şey her ne olursa olsun böyle şeyler fedakârlık gerektirir.
Düşünüp karar vermemiz gereken tek şey ise;
Kazanacağımız güzel şeyler uğruna katlanıp veya feda
ettiklerimize değecek mi?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder