Blogger Tips and TricksLatest Tips For BloggersBlogger Tricks

18 Eylül 2016 Pazar

Bu kadar gerçek öldürür beni.


safi karanlıktan geldi göynümüzün kuşları
uyandılar, uçtular sonra yeniden
biz eksilmedik onların uçuşundan
onlar bizden eksildi biraz
kimi üzdüysek ondan eksildik
kimi sevdiysek işte onlar eksildi
sen şimdi bu basit denklemin zamirisin
sen çoğu yabancı gibi
ya da aylaklardan biri
sen kimsen işte duyabiliyorum seni
beni eksiltemezsin sen kimsen
sen de kimsen halbuki


sadece ben mi biliyorum bütün bunları
bu kadar gerçek öldürür beni
silemediklerim kaldı aklımda
kovaladım bir iki gitmedi
belli ki benimsemiş yerini
çocuğum belledim büyüttüm
kabullenir gibi bir yüreği
oysa kuşlar karanlıklardan gelirdi
senden haber istedim sen de kimsen
istedim işte göynüm de karanlıktan geçer aydınlığa
karanlık gelecekse senden gelsin sen de kimsen
yolculuklar yaptım bir umuttan bir umuda
şimdi çöz bu karanlıkta düğümü çözebilirsen


şimdilerde derdimi anlatmam pek kimselere
konuşsa konuşsa göz altlarım konuşur
ya da sönmüş ferim
alıp başını giden aklım konuşur belki
konuşmasalar da değişmez netice
yankılar içinde dağılan hakikat faydasız
öylesine dinlersin işte sen de kimsen
sahi
kimsin sen
kimlerdensin,
hayır
merak etmiyorum bunu.
sen nasıl gideceksin
evet
bunu merak ediyorum işte.
sen de kimsen..


2 Eylül 2016 Cuma

Eller.


Olmak istediğim yerdeyim
Öyle olması gerekiyor çünkü.
Çünkü her yol buraya çıkıyor.
İnsan hiç istemediği yere döner mi?
Bilmem.
Ben bilmem hiç bir şeyi.
Kuş uçusunu, konmayı bilmem.

Kayıp zamanın keyifli dinginliği
Yüklemsiz dizelerden daha düzensiz.
Benim aklım bu şiirdir.
Bu şiir gizlim saklım.
İkimizin bildiği sır olur mu şimdi?
Bilmem.
Ben bilmem hiç bir şeyi.
Plak tıngırtısını, sağırlığı bilmem.

Oysa olan biten hayli korkuttu bizi.
Sarhoş adamlar korosu sokaklarda.
İnsanların yapamadıkları, yaptıklarından çok konuşuluyor.
Yani biz yapamadıklarımızdan ibaret isek,
Bu dünya bu korkaklığı nasıl kaldırır?
Halbuki en cesurumuz olan toprak,
Yapamadıklarımızdan bu kadar kara.
Yüzümdeki çiziklere kaç mezar sığar?
Bilmem.
Ben bilmem işte hiç bir şeyi.
Nehrin akışını, salınıp gitmeyi bilmem.

Her şeyi ölçüp tarttığımdan bu damağımda kalan acı.
Geride kalanların öylece bıraktığı.
Ve küçük çelimsiz bir kız çocuğu gibi
Sözünden çıkmıyorum duvarlarımın.
Öylesine izlerim akıp giden zamanı.
Yanıldığım durakları kitap yapıp okurum.
Bakıyorum da ne varsa yakıp yıkmışım.
Şehirler yüreksiz kalmış, nefessiz.
İçimde umutlar doğup ölüyor gün aşırı.
Bana da bu nasırlı yaşlanmış eller kalmış.
Oysa ölmeden önce bakacağımız son şey ellerimiz değil mi?
Bilmem.
Dedim işte ben bilmem hiç bir şeyi.
Kaybolup gitmeyi , ölmeyi bilmem.

Ama çok iyi bilirim ben,
Ne yapıp edip bir başıma kalmayı.

03:51
03.09.2016




22 Ağustos 2016 Pazartesi

içimdebirileri


titreyen ellerim ve yazdıklarımı karalamam boyuna
bir anda nükseden bir boşluk ve düşen düşünceler
kimselerin anlayamadığı kötü bir şaka gibi
göynüm bir uçtan bir uca çelimsiz
içimde bir şeylerin doğup ölmesi günaşırı
isimsiz bir sürü sevdam oldu zulamda
biri güne diğeri güneşe diğeri her neyse.
kuralsızlığım mıdır bu beni yaşatan
yoksa vurdumduymazlığım mıdır bütün gerçeklere


insan ölmeden önce ölmeli en azından bir defa
öldürmeli kendini bir toplu iğneyle
oysa kime dokunsa acıtır ölüm
ardından doğurur senin bütün çocuklarını
şimdi ben çok çocuklu bir hanedeyim
kaç kere öldüm ben 
bu kaçıncı uyanış?

birileri yaşıyor içimde
her gün birileri ölüyor aşikar
aynalar mı
aynaları sormayın bana
şiirin gücü gibi aynalar
korkutur her bir hücremi
nereden bakarsan orayı görürsün çehrende
lakin bu benim bile anlayamadığım bir cesaret içimde
aynalara ve şiire olan korkum ve sevdamdan mıdır
içimde her gün yaşamayı zorlaştıran birileri var 
evet
evet
içimde her gün intihar ediyor birileri
kimileri de kurban ediliyorlar
çoktan tükenmiş olan benliğim adına.


yani lafın özü mü demeli
yoksa son sözler mi bilemedim
bırakın öleyim tamamen
bırakın da bir toplu iğneyle akıtayım bütün kanımı
birileri ölsün içimde 
böyle doğamam ki yeniden
yaşayamam da bir daha
demem o ki
ya öldürün kalanlarımı
ya da 
beni yalnız bırakın içimdekilerde.

30 Temmuz 2016 Cumartesi

Sonra


Önümden şehirler geçti
Kelimeler aktı cümleler kuramadım
Bir sen vardı içimde boydan boya sevgi
Bir şarkı çalardı ben yazardım
Vapurlar kalkardı
giderdi.
Ben denizsiz kentlerde martı seslerini duyardım.
Bazen de kaybederdim
yazamazdım.
Öylesine kaybederdim ki
ölmezdim.
Sevmek de böyle bir şeydi işte
Yağmurlar yağar
bir damla bile ıslatmaz tenimi
Oysa unutulmuş anlar gibidir acı
Hatırladıkça tuz basan yarana,
Ama asla aynısını yaşayamayacak olduğumuz.
Aşk mı?
bir kuş gibi dolandı göynümde
Senden haberler getirdi
kimi zaman bıçağı sapladığı yeri kurcaladı
Acıttı özlemimden
Kimi zaman
uykusuz anlarımda beklemeyi öğretti
düşünmemeyi
Kimi zaman geldi başucuma
bana şiirler yazdı
Ben bekledim.
usulca
Uyuyabildiğim geceleri bekledim
sesinle
haklı özleminle
Bir meleğin asla ölmeyeceğini öğrendiğim andaki
çocuksu kıskançlığımla
Ölmeyi çok istediğim anları kaldırdım rafa
Öylece beklemeyi öğretti işte
Ne dibe vuracaktım ne de zirvelerde dolanacaktım
Oysa ben beklemeyi unutmuştum.
Zamanın içinde boğuldum ben de
Kendimi bulmak adına.
Şimdilerde satırları ayıramadığım gibi
Ayıramıyorum artık silüetimizi
Gölgelerde beraberiz.
Gecelerde.
Doğan güneşin yaktığı asfalt kaldırımlarda
-Sonra,
Sonrası,hiç.-

29 Mayıs 2016 Pazar

Kursağımdakiler.



Bazen salt güneşe adarım günümü
Bazen de çilingir sofralarının demine
Öyle şahane dertlerim de yoktur üstelik
Bir mazi yarası kalmadı gayri yüreğimde
Bir şarkıda kaybolup gitmiyorum
Bir kokuda...


İnsan hissizliği, elini eteğini çekmiş yaşamdan
Boş defterler öylesine boş kalmış
Oysa yaprakları aşınmış defterlerimin,
Yok etmeyi beceremediklerim.
İnsan yok etmeye endeksli yaşamaz mıydı halbuki
Belki de yaksam yıksam geçmişin bütün kirini
Bir ölüm yaşasam yaşamın içinde
Geceleri kaleme kağıda dokunmasam hiç
Çayımı şekersiz içmeye başlasam
Ya da hissetmek için çırpınıp yakmasam yüreğimi
Zaten olacak olan her hadiseyi oluruna bıraksam
Akan seyirde bir dem olsam
Ya da..


Aynaya bakmadığım anları anımsar oldum
Günlerce belki de haftalarca
Öyle ki çehremi göremeyecek kadar ufalmışım gözler önünde
Her geride bıraktığım durakta
Bir iki soluk bırakmışım
Sakin geçen her günbatımına gülümserken
Kendimi kargaşanın seyrine bırakmışım
Sahi, şimdilerde öylesine sessiz ki ahvalim
Yeniden soluklanabiliyorum hissetmek adına
Bir duraktayım.
Hiç bekleyeni olmayan,
Vakitsiz otobüsler geçen önünden
Ya da vaktin kaç olduğunu bilmediğimden
Geç mi kaldım yoksa erken mi daha
Yoksa tam da,
Bu vakitler mi...

18 Nisan 2016 Pazartesi

Sessiz.

Gecelerim gündüzlere güneşlere mahcup
Boş bir sahnedeyim şimdi
Dilerim ki anlatayım derdimi
Biraz olsun eksilteyim içimdeki sessizliği
Makul bir günün makul bir saatinde
Vicdanım rahat kapatayım gözlerimi.

Hiç bir çığlık böylesine titretmedi benliğimi
Hiç bir gece bir şiir etmedi
Oysa gülüşlerim vardı
Her gün kendimi inandırdığım
Bir neden buluyordum mutlu olmaya
Ve şaşılacak şey ki başarıyordum bunu
Şimdilerde
Sessiz bir yok oluştayım
Dilerdim size anlatmayı
Sesle, yürekle her şeyimi
Evet belki de her şeyimi ortaya koyarak
Lakin öyle bir sessizliğe düşüyorum ki geceleri
İşte o zaman belki de bir şiir yazılıyor
Şimdiki gibi.

Boş bir sahnedeyim şimdi
Günlerce belki haftalarca çıkmadığım
Yankılarla tatlı bir muhabbetteyiz
Beni dinliyormuşsunuz gibi anlatıyorum
Ardından kapanıyor ışıklar,
Sahne değişiyor.
Sessiz hissiz bir kayıp gibi,
Gözlerden kayboluyorum.

1 Nisan 2016 Cuma

Müdavim.

Mutlu günler bi' elveda demeden gittiler
Trenler peronlarında bekledi
Kimse mutluluk için bir yerden bir yere gitmedi
Evlerin perdeleri çekildi
Sokaklarda yakılmayı unutulan lambalardan
Geceleri ışıksız dolaştım sokaklarda
Bugün de dün gibi
Denizi olmayan kentlerde yaşlanmaya adadım kendimi
Belki bir an mutluluğa cesaret etmiştim
Belki de inandım rüyalardaki gibi
Ama kaybettiklerimi sayamadım sonrasında
Kim bilir belki böyleydi doğrusu
Ben ışıksız gecelerin
Siyah ve kapalı perdeli evlerin müdavimiydim.


Şimdi ne olacak demeyeli kaç yıl oldu?
Oysa ki hislerim öle dirile paramparça olmuştu 
Öyle eksilmişim ki git gide
Şiirleri susturdum.
Okumadım.
Yazmadım.
Küstüm kağıda, kaleme
Yine başbaşayız yıpranmış defterimle
O bana bakıyor ben ağlıyorum.
Oysa kafiye sevmezdim.
İçine beyaz bir kağıt sıkıştırana dek
Görmedi defterim böylesini.
Gözlerinin içine baka baka 
Her şeyini kabul ederken
Her şey küçük bi elvedaya sığıverdi
Haketmemiştim böylesini
Yine haketmemiştim
Zaten doğru insanlar bulamıyor hakettiklerini.
Zaten bizim gibi insanların sonu aynı.
Sahte mutluluklar, geçici bi kaç mutluluk şiiri
Sonrasında bunlar da bütün mutluluklar gibi geçip gitti.


Belki yaşıyorum şu an lakin tükendi takatim,
Hikayem bitmedi ama bitti mürekkebim.