Blogger Tips and TricksLatest Tips For BloggersBlogger Tricks

19 Haziran 2014 Perşembe

KADIN....(devamı)

Biraz dinlenmek için yattı kadın. Düşünmekten uyuyamadı.Döndü durdu. Nasıl olurdu? Kafasında düşündüğünden başlı başına farklı bir adamdı bu. Kendi halinde, hiç evlenmemiş, geçmişi pak biri olarak düşündü bu adamı hep. Gerçi hepimiz bu kadın gibi değil miyiz? Neyin ne olduğunu irdelemeyiz, körü körü masum biliriz, sonra halının altındaki bütün tozlar ortaya dökülür. Esasında saflık karşıda olmaz suç yapanın değil bizlerin, suç uyuyanındır.

Bilmesi gerekiyordu bu kadının en başında her şeyi. Belki de böyle olursa gerçekten ikisi de birbirlerinin gözlerinde geleceği görürken aynı zamanda gülen yüzlerinin altındaki hüznü de hissediyor olacaklardı. Her şeyin farkında olduğuna emin de değildi üstelik. Bunu ondan öğrenmeyi istemeyecekti. O gelip anlatacaktı. Öyle planlıyordu.

Kitaplıktan o sıralar okuduğu kitabı aldı. Kitap her gün orada bulunmasına rağmen hayli özlediği İstanbul'da geçiyordu. Her zaman okuduğu kitaplara göre şekillendirirdi hayatını. O sıralar ne okuyorsa kendi hayatına bağlardı. Düğümlerdi. Ve bir adamı anlatan bir kitaptı bu. Tuhaf bir adamı. Çözülmesi zor adamı. Ve bu sıralar kadın için hayli mühim oluverdi bu kitap. Birden Poyraz bu kitabın baş karakteri oluverdi. Henüz bir kaç sayfa okumasına rağmen sanki onu anlatıyordu kitap. Şaşkınlığına engel olamadı. Ve hayal etti kadın kitabı yarıda kesip. Durduramıyordu kadın, düşünmeden edemiyordu. Aynı evde yaşadıkları düşüncesi sardı kadını. Benzer yaşantılara beraber uyandıklarını düşündü. Kitapta okuduğu 9. ve 10. satırdan olsa gerek. Nefesi kesilir gibi oldu. Aynı kahvaltıyı yapıyorlardı. Güzeldi. Sanki ruhu yeniden çiçekleniyordu. Hayatı güzelleşti kadının birden. Kazaydı, geçmişti unutuverdi. Hayalleri yaşatacaktı onu. Her kötü şeye rağmen. Hayatında ilk defa yaşıyordu bu hissi. İlk defa aşıktı. Karamsar olamazdı. Her çıkmazda geri dönüyordu. Aşmazsa yerinde sayacaktı.

Bunları kurarken kafasında dalgınlığını çalan zil bozdu. Asla zamanı değildi. Giyindiklerinden utandı kadın. O her haliyle dikkat çeken kadın özgüvensizdi. Ama bu sefer açacaktı kapıyı. Bu ikinci gelişiydi. Dinlemek istiyordu. Kapıya gitti. Delikten baktı. Eşofmanları çoktan çıkarmıştı. Günlük giydiği açık renk pantolon ve kot gömleği vardı üstünde. Ne giyse yakıştırıyordu, etkileniyordu.

Aşık olmak kör olmaktı. Bütün olumsuzluklara gözlerini kapamaktı. Bakakalmaktı aşk. Hayran kalmaktı. Birbiri için yaratılmaktı aşk. Bir şekilde dizilmekti kapıların arkasına ama yan yana. Bekletmedi kadın açtı kapıyı. Adamın suratında bir gülümseme belirdi kadının o hali karşısında ve tekrar telaşla doldu yüzü, bir şey söyleyecekti. Ama hazır değil gibiydi. Kadın ne diyeceğini şaşırdı ve;
''Üzgünüm, kafeye gelmek için tereddüt ettim bu sabah, gerçi dışarı da çıkmadım hiç.''
''Biliyorum, Mila. Ben sana anlatacaklarım için tereddüt ettim asıl. Bu yanlış, olmamalı. Bilmelisin en başından en ince ayrıntısına kadar, tozpembe değil her şey emin ol. Karşındaki insan bu kadar masum değil. Üstünü değiştir hadi, bekliyorum.''
''Ne için değiştireyim, kafeye gelmek istemedim bugün ve gelmeyi de düşünmüyorum.''
''Kafeye değil, görmen gerekenler var.''.....devamı gelecek......

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder