Blogger Tips and TricksLatest Tips For BloggersBlogger Tricks

27 Mayıs 2014 Salı

Sakin.

Günler uzuyor
Geceler aydınlık
Sen hala yoksun
Güneş doğuyor batıyor
Bulutlar toplanıyor dağılıyor
Limandan gemiler geçiyor
Anayurt otelinin kapıları açılıyor
Zebercet saatini sol cebine koyuyor
Şarkılar söyleniyor yeniden bizim için
Şiirler okunuyor, satır satır yazılıyor sokaklara
Sen hala yoksun
Bir bahar geliyor içime doğuyor güneşin
Alıyorsun maviyi şöyle önüme seriyorsun
Birdenbire geliyorsun aklıma işte
Sanki yakınsın, nefesimi kesiyorsun


Ne şiirim anlatsın seni
Ne de güzel şarkılar
Ne sen geleceğim de
Ne de ben bekleyeyim artık
Sen gel
Bütün emir kipleri geçmişimize karışsın
Sen gel
Sustukların birikti içime, konuş
Ahvalim sesinle dolsun taşsın
Gülmek gelmiyor içimden, sen gül
Sen gül de ortalık biraz ısınsın
Sen barışsın
İçim yangın yeri
Beni bilirsin
Gelmezsen ölürüm diri diri
Ah be mualla
Ölmek de varmış yaşarken
Sevmek de varmış böylesine çaresiz
Bakma böyle durduğuma
Her gün daha fazla özlem var
Her geçen gün daha az geliyor kokun
Sen gel
Biraz gülsen gider duygusuzluğum.

23 Mayıs 2014 Cuma

Çocuk.

Şimdi sana sokakları mı anlatayım çocuk?
Açlığı mı anlatayım sevgiye barışa olan
Kimselerin söyleyemediği gerçekleri mi vurayım yüzüne
Yoksa aşkı mı anlatayım şöyle boydan boya
Mutlu eder mi çocuk dinlemek olanı biteni
Unutuver çocuk
Yaralanırsın.


Aşk dediğin nedir çocuk senin
Anlatsam anlatılmaz
Bir cümleye sığdırmaksa mümkün
Köpekliktir aşk
Korkma çocuk aşktan
Korkma ama kaç
Uzaklaşabildiğin kadar koş
Etme çocuk
Eyleme.
Köpekliğin gururu mu olurmuş
Etme çocuk
Ölmeye varken vakit
Seher vaktinde seyredursun gönüller
Sen eyleme
Lakin bir erdemlikdir aşk
Küçük bir teselli sana
Güzelleştirir dünyayı, seni
Tek hecede söylerken
İçinde sayfalar dolar bilmezsin
Bilmezsin çocuk sen aşkı.
Öldürür seni görmezsin
Sonra güler geçersin.


Sesleri uzaklaşınca yıldızların
Sokakların sessiz adlarını fısıldarsın çocuk
Sana şimdi yıldızları mı anlatayım?
Yorganın olmuşken her gece
Anlatamam çocuk
Günahım sırtımdayken taşıyamam sana yapılanı
Anlatamam çocuk hayli ufaksın
Büyütemem sen hep çocuk kalasın
Hayallerin büyümesin çocuk
Gün gelir onları taşıyamazsın.
Sev çocuk
Köpeklikse de erdemliktir sen sev
İncin çocuk
İncindiğin tek husus aşk ise yıldızlara gül
Yorganın yıldızlar senin 
Yorganın hayallerin
Yastığın yumuşak olsun çocuk.
Hayallerin küçük
Derdin köpeklik olsun çocuk
Dermanın derdinden küçük



Şimdi sana ne anlatayım çocuk
Suçluyum affet beni
Yok başka çarem kabullenmekse mümkün
Gel çocuk
Gel de yıldızlar olmasın ışığın
Gel çocuk
Ter derdin köpeklik olsun 
Erdemliktir aşk
Bir annenin titrek yüreği gibi
Korkarız kaybetmekten.
Bizler erdemli günahkarız.
Yanarız yanarız lakin
Gene de severiz köpek gibi.




18 Mayıs 2014 Pazar

Kısacık.

Bir denizi izlemiştik seninle
Kıyılarına vuran güneşe gözlerimizi kısıp
Açmaya her meyil ettiğinde
İçindeki ürperti oluverdim
Ayaklarımız suyla buluşmuştu
İçimizde bir bebeğin ilk adımları
Gülümsemek gözlerimizle eşdeğer
Ve sen bir o kadar denizdin içimde bitemezdin
Sonun yoktu senin olması da imkansız
Şu kısacık ömürlerde bir sonsuzluk işte nasıl beğenirsen
İçimizde bir inat vardı ki ölmeye bile germiş göğsünü
Bir mutluluk var ki başına buyruk dertsiz tasasız
Her şey beklemiş sanki yaşanmaya yemin etmiş evvelden
Şu kısacık ömürlerde bir özlem işte nasıl gizleyebilirsen
Sustuklarının hesabını veriyor kurduğun her cümle
Öderken borçlarını bir bir ellere inat etmiş özlemiş yüreklerimiz
Susmuşlar, belli etmemişler ne var ne yok atmışlar içlerine
Ki susmak zamanı değil  göğe bak sonra bak yüzüme
Şu kısacık ömürlerde bir mavi işte nasıl görürsen




Adını bildiğin bütün şairlerin bir vapura doluştuğunu düşün
Turgut göğe bakar, Süreya martılara, İlhan denize
Görmek istedikleri neyse onu yazarlar,sen gibi, ben gibi
Bütün olan biteni bir çırpıda siler de kalbimiz
Hepsine bedeldir bir cümle, bir bakış, siler yeniden yazar kaderini
Uzun cümleler kurdurur hayat bazısına
Kiminin içine ''neyse ki'' girer kiminin içinde ''maalesef ki''
Yılların birikintilerini silip süpürürken kimi cümleler
Sen yenilerini haykırırsın denizlere gökyüzüne
Bulutlar birikir yukarıya ve bir damla düşer ayak ucumuza
Şu kısacık ömürlerde bir kavuşma işte nasıl düşünürsen
Renklerin cümbüşü sarhoş ederken bir yanım kapkara
Lakin benliğimi diri tutan ellerin yakınken bana
Karanlık bir o kadar uzak, gün bir o kadar aydınlık
Şu kısacık ömürlerde bir sarhoşluk işte nasıl seversen.





3 Mayıs 2014 Cumartesi

İyi günler yakında.




Şöyle oturup konuşacaktık bir gün
Şöyle anlatacaktın boydan boya hatalarını
Savuracaktın pişmanlığını
Koyacaktın önüme utancını
Umut her gün yeniden doğarken güneş gibi,
Korkaklığından bir adım bile atmadığın zamanlar
Bir bir akacaktı gözlerimizden
Gülecektik sonra
Hep mi ağlayacağız diyecektim ben de
Çay içecektik, ilk sigaramızı içecektik
Öksürecektik ciğerlerimizden
Yemin edecektik bu son olsun diye
Sonra unutacaktık ne yaşadıysak iyi kötü
Yarınlara gülümseyecektik
Huzuru bulacaktık işte kıyıdan köşeden
Yeniden sevecektik biz o gün gelsin hele
Senden bir parça alacaktım ödünç
Sonra müebbet verecektim, buydu planım
Sonra korkacaktık kaybetmekten
Erkenden kalkıcaktık
Zamanlara inat edecektik işte
Bize düşman olmadılar mı hep,
Bize duvar olmadılar mı,
Haram olmadılar mı?
Sonra kızacaktık bize ne oldu diye
Sığamadık bir elvadaya
Oysa yabancıydın sen yeni günlere
Kaybetsen mavini
Siyahı yurt bilirdin
Ama bilmeyecektik biz o gün gelsin hele
Kabul etmeyecektik bak aynaya biz ne haldeyiz
Bak kararmış gözlerinin altı
Bak akmış yine rimelim
Baksana dağılmışız
O akşam söyledin,
Bilmeliydim,
Bilemedim.
Biz bu kadarmışız.
Ellerin izinden aklanamadın gitti.





29 Nisan 2014 Salı

29


Bakımsız bir yara bu
Özenle harap olmuş
Ve yemin etmiş, iyileşmiyor
Kabul etmiyor ki merhemler isyan etmiş
Sormuyor bak unutmuş seni de
Gözleri derin mavi, bakışları kararmış
Sözleri yansıtır kabuslarını
Gerçeklerini korkularıyla kandırmış

Çelimsiz bir yara bu
Halbuki bir baksan halime
Halbuki koysan elini kalbime
Siyaha bulanır o ince ellerin
Kirletirim seni kirinle bir bilsen
Yanımda kal ki akla bu kiri pası
Karaysam yokluğunda
Aklanmak ki gelmelere ertelenmiş

Hevessiz bir yara bu
Kan kusuyor her daim, hiç de kurumaz
Gözlerin uzaklaşınca kanar duramaz
Bir sancı ki sızlamaz sarsıtır bedenimi
Artçıları ise eskitir hevesimi
Göğsümü gererek söylediğim o yalanlar ki
Yalansan da yalanı severim elimde değil
Yaşamadan ölmedim ayıpladığım hataları
Biriktirdim ve her gün yaşattım bütün hatıraları
Her şey seni beklemiş işte gör bak
Ama gözlerin kör ve kulakların duyamaz


Memleket özlemi yaşayan hasretim
Her daim hatırlatan gölgen ki olmasa ne yaparım?
Sana çirkin dediler,
Düşmanı oldum güzelin
Ve gelmediğin her yeni gün
Baştan aşağıya gecelerime doğaçlarım.
Ve ben geceleri ölüme bir adım daha yakınım.





26 Nisan 2014 Cumartesi

Gözlerin.


Cümlelerimiz tebessümle bitiyordu
Sen gülüyordun, masumdun
Ben inanmıştım, sarhoştum
Zorluklar gözlerimiz karardıkça uzaklaşıyordu
Sen seviyordun, deniyordun
Ben umutluydum, aşıktım kör kütük
Lakin uzaktık işte
Her şeye rağmen uzaktık
Halbuki evlerimiz de bir otobüse bakıyordu
Halbuki tek yürektik, lafta.
Uzaktık işte
Gidişin kadar sessizdik beraberken de
İster miydik böyle olmasını
İster miydik vazgeçmeyi sert bir vedayla
Yaşarken ölmedik mi biz bilmeden
Sevmedik mi bizi öldüren hüzünleri
Sevdik sevmesine.
Öldük sorgusuz sualsiz.
Kandırdığımız gerçekler uykularından uyandılar
Bıraktığımız yalanlar yine aklımızın ucunda
Ve yıkılan bütün tabular hevesli yeniden oluşmaya
Sen masum kalan bütün yanlarını topluyorsun ellerinle
Ben arabaların geçip insanların yürüdüğü sokaklardayım
Suçum kabahatim yokken birden kötülüğe heves salmışım
Senden ne aldıysam bize dair
Kusuyorum her birini
Ateşler içindeyim, yanıyorum
Kuşkularım gibi gittin biliyorum
Giderdin sen birden
Sonra dönerdin
Top koştururdun sokakta
Annen kızardı sana
Üstün başın kir içinde
Yemek vakti girerdin eve
Böyleydin sen hep
Çocukluğundan bildim seni
Seni kimseden dinleyemedim
Anlatmadılar, soramadım da
Şarkılarından bildim seni
Ütopyamda koşturduğum bir yarıştır gidiyor
Durmuyor, yorulmuyor
Ve gözlerin
Feri sönmüş, gidemiyor
Hevesi de yok belli
Gözlerinden bildim, kavheydi gözleri.










20 Nisan 2014 Pazar

Şimdi sen.

Şimdi sen
Belli ki yorgunsun
Belli ki zamanımız da kısıtlı
Ve er geç gelecek güzel günler
Perondaki trenlerin hatırı kalmış belli
Açmayan çiçekler bizim yurdumuz olmuş
Ve kovulduğumuz şu sefil kentte
Bir umut kovaladığımız emellerdi bizi yaşatan
Karşılaştığımız kalabalık sokaklara selam olsun
Ve yaşatsın kötü günlerimizi de gururla
Soluksuz yaşadığımız acıların katlandığı şu kent
Elbet bir gün emecek güneşi toprağına
Yeşerirken umutla ve iyileşmek arzusuyla
Çürüyen bedenlerimiz bir ağaca dönüşecek
Ve ölüm gelir aklımıza birden ölüm
Bir ölünün ağacına sarılırız belki
Ve en ucundaysak eğer acının
Kim bilir kimler sevinecek buna
Sen ki günümü gecemi aydınlatan kapkara ışığınla
Sen ki bilmeden kurduğun bu karmaşık denklemin bilinmeyeni.
Muhtaç olduğum tek kudret sanki şu aksam saatlerinde
İlk günkü gibi hızlandıran kalbimin ritmini
Ve 've' ile başlayan cümleleri sevmem gibi
Yanlış ama bir o kadar  benim olan
Ve kimsenin inkar edemeyeceği gözlerimiz
Ve ardındaki ışığa sahip kalbimiz ki karanlık içerisi
Soğukkanlı bütün canlılar şahit olsun bugüne
Şiirlerim gibi istikrardan yoksun ve bir o kadar hevesli
Beklemezsem adımı karalasınlar sokaklardan.

Sevmek, ne güzel şey
Hele seni.
Gücümün azalması heveslerimi kıramaz,
Lakin vakit dar.
Beklemek erdemdir seni gelişini
Lakin gücün de yok belli
Sormaya meyil bile edemediğim gerçeklerin
Gün yüzü gibi ortada sanki şu akşam saatleri
Varsın olsun, dursunlar yerlerinde
Varsın kabul edeyim hepsini tek tek
Lakin gelmeyeceğini kabul etmem imkansız
Şu kısacık vakitlerde okunmayacaksa şiirimiz sokaklarda
Yarın sabah uyanmam anlamsız.