Hayatım boyunca ne istediğim kısmını ikinci plana attım. Hep
ne yapmam gerektiğini düşündüm. Hep ne yapsam insanlar üzülmez, en doğrusu ne,
belki bu kadar içe kapanık olmam bu yüzdendi. Yaşamışlığım yok aslında pek. Ama
düşünmüşlüklerim var benim. Sen bu yazıları okurken ben belki seni düşünüyor
olacağım, belki de düşmanlarımı, veya insanların yaptıklarını. Her ne
düşünürsem düşüneyim senden fazla düşüneceğim, çünkü ben böyle bir insanım
işte, sen de böyle düşünüyorsun belki. O zaman bu benim yanlış düşündüğüm
anlamına gelmez, ya da çok egoist biri olduğum. Zaman her birimizi eskitir. Her
birimizi yıpratır. Bizi ayakta tutan şeyler zamanla değişir. Belki sen
tutacaksın beni ileride ayakta, bunu bilemeyiz. Belki sadece seninle kurduğum
hayallerle mutlu olacağım, ya da elimi hiç bırakmayacağını bilerek.
Bu kadar tesadüfe alışkın değildim son zamanlara kadar. Bu kadar acıya da. İstiyorum ki önüme taş
koyulmasın, istiyorum ki hakkımda düşündüklerinizi mimiklerinize de yansıtın. Ama
insanoğlu böyle bir şey, kimi de tam tersini yapıyor, nefret kustuğum insanları
bile kıramam ben. İyi bir insan olduğumu düşünmüyorum, neden diye sorarsanız
cevabını bilmiyorum ama değilim herhalde, kötü biri değilim ama iyilik meleği
de değilim. İnsanları düşünüyorum sadece. Tartışmaktan nefret ediyorum, ne zevk
alıyorsunuz ki insanlarla zıtlaşmakla. Ben umursamayarak nefret kusuyorum, illa
yakasına yapışmam gerekmiyor bence. Belki sen kavga dövüşü çok seviyorsun, belki
de benim gibisin.
Hayat istediklerimizi elimize direkt verseydi, biz hep
elimize isterdik. Bir bebek gibi doğar, yaşar, ölürdük. Hayat zor ve
mantıksızdır, bizler gibi, çünkü bizler aynı anda aynı şeyleri istiyoruz,
paylaşmak istemeyeceğimiz şeyleri. Hayat köşeye sıkışıyor, ve topu bize atıyor.
Ve ne istediğini hep ikinci plana atan kaybediyor. Ben gibi, belki sen gibi, belki de biz gibi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder