En büyük korkun ne bu kadar yalan söyleyen, insanları yarı
yolda bırakan, hala insanları yargılamaktan kendini göremeyen, sevdiklerini
aldatan, ikiyüzlü, sahte insanların içinde? Karanlık mı? Örümcekler mi? Ve ya
yalnız kalmak mı? Sadece şunu
söyleyebilirim ki, etrafımızda bizim yüzümüze gülüp arkamızdan rahatça konuşan
o kadarları var ki, bazen biz de o ‘’o kadarlara’’ gireriz, inkar etmeyelim.
İçimden geldiği zamanlar yazarım ben, bu aralar daha bir
içimden geliyor sanki, bilmiyorum nedenini. Şöyle başlayayım o zaman;
İnsanların aşık oldukları zaman, beyinlerinin kullanım
yüzdesinin yarı yarıya düştüğüne inanırım ben. Ki öyle. Çok zeki bir insan
olsaydım bunun bilimsel araştırmasını bile yapabilirdim, ama ben yazıyorum
işte. Aşık olmak konsantre bozan bir şey. Dengelerinizi bozan, sizi her zaman
sıkıntıya sokan fakat yüzünüzdeki insanların bazen anlam veremediği
sırıtmalarınızın size kat kat moral verdiği bir ütopya. Bu ütopya dediğimiz yer çok değişik bir yer,
aklınızın tamamen onda olduğu, hayal kurmaktan kendinizi alamayacağınız bir
yer. Bekleriz, herkesi bekleriz, yalnızlık güzel şey, ama elleriniz üşüyecek
bir süre sonra, içinizde, geçmişinize veya şu anda bir yerlerde sizi düşünen
kişiler var.
Aşka inanmayın, aşksız kalmayın.
Esen kalın, üşütmeyin.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder