Bir gün, sıradan bir haziran sabahı. Güneş saat 6:00 suları
kendini ihtişamla sergilemeye çalışıyor. Dışarısı hafif sisli. Ağaçlardaki
yapraklar çiçeklerin gölgesinde kalmış. Yerler hafif nemli ama çıplak ayakla
yürümek en güzeli, nazikçe çıkarıyor
kadın sandaletlerini, yürüyor. Sadece yürüyor. Biliyor ki dertsizlik de kötü,
her insan gibi kendine bir bela bulma peşinde, etrafındakilere bakıyor, bakıyor bakmasına da, kim bu yabancılar?
Ailesini terk etmiş o güzel kadın. Özgür olmak için, kendini hissetmek için.
Şimdi ne oldu peki? İşte şimdi o özgürlüğünde kaybolma vakti. Yavaş yavaş
yalnızlığın tadı acı gelir kadına. Yavaş yavaş öldürür içindeki umutları kadın,
kendi vicdan hesaplamasını yaparken hala yürüyor kadın, kumral, yeşil gözlü,
upuzun kirpikli kadın. Alımlı hoş ama zor kadın. Hayatında sadece bir ilişkisi
olmuş, sevmemiş, sadece denemiş belki sever diye başlamış, sonra ölüm gibi
gelmiş o adama katlanmak, soğumuş. Şimdi
onu bu çukurdan kurtaracak tek bir şey aşk, altı çizilmeli ki sadece bir ilişki
değil. O kadını sadece aşk kurtarır. Aşk çözer içindeki suskunluğu. Ama umudu
kalmış mı deseniz, cık. Umutlarını öldürürken aslında kendini de öldürmeyi
planlar. O güzel kadına aşk gerekiyor şimdi, eğer şimdi aşkı tadarsa bir daha
bırakmayacak. Çünkü biliyordu ki şimdi aşk onun sadece yeni bir ilişkiye
girmesine umut olmayıp onun hayatını kurtaracak.
Tabi o kadar da yürümeye niyetli değildir. Bir kafe vardır
yaz günleri gittiği. Orada çok güzel kahve çıkar her gün. Bağımlısıdır adeta
kadın. Bir de yanına serin yaz tatlısı. Ne de güzel gözükür son paragrafta
anlattığım, önceki paragrafı okumasanız bu güzel kadının zoru ne dersiniz. Ama
o kadındır asıl insanların ne zoru olduğunu anlamayan, kiminizin ailesi yanında
değil- yani hayatta ama yanında da değil- ? Mutlu olmalı bu güzel kadın. Bir
rüzgar gelir arkasından. Hoş kokulu sarhoş edici bir rüzgar. Yudumluyorken
kahvesini, kasaya doğru giden boylu poslu bir adam. Yüzünü görmesine gerek
yoktu. Zaten sarhoştu kadın, aşık olmuştu. Sanır ki yüzünü geremeyecek adamın.
Adam kasadan arkaya geçti, belli ki içinde bulunduğu kafenin sahibiydi. Ama
umrunda değildi kadının, artık umudu vardı yaşamaya, o kaçış planlarını bir
anda siliveriyor kafasından, olabildiğince hızlı. Acı çekmek istiyor kadın.
Huzurlu bir acı…… DEVAMI GELECEK….
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder